top of page

Metal isçileri grevinde

kazananlar ve kaybedenler 

Anıl Acar

984 yılının bahar aylarında Federal Almanya’da metal işçileri haftalık 35 saat çalışma hakkı için greve giderek kıran kırana bir mücadele vermişti. Alman İşverenler Birliği haftalık iş saatinin 40 saatten 1 dakika eksik olmaması için diretiyor, grevler devam ederken işçiler sokaklara akın ediyordu. Volkswagen’in üretim merkezi de olan Wolfsburg şehrinde metal işçileri sendikası IG-Metall 250 bin işçinin katıldığı dev bir miting düzenledi. 7 hafta süren grevin sonunda patronlar pes etti. Işçinin mücadelesi zaferle sonuçlandı. 

Aradan 34 yıl geçti ve aynı sendika bir kez daha haftalık iş saatinin düşmesi ve yüzde 6 zam gibi taleplerle yeni bir toplu sözleşme için Almanya İşverenler Birliği ile masaya oturdu. IG-Metall’in talepleri arasında en dikkat çekici olanı, kuşkusuz işçinin isteğine bağlı, 24 ay geçerli olacak şekilde haftalık iş süresinin 28 saate kadar düşürülebilmesiydi. Ayrıca, işçinin bakıma muhtaç birinci dereceden akrabası bulunması halinde, düşen çalışma süresine rağmen ücretinde bir azaltma söz konusu olmamalıydı. 

Tahminler yanıltmadı, uzlaşma sağlanamadı. Patronlar bu talepleri sert bir dille eleştirdi, geri çevirdi ve reddetmekle de kalmayıp, IG-Metall hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak bu hamle hukuksal bir karşılık bulamadı. Tüm bunların akabinde sendikanın öncülüğünde önce 2 saat, sonra 24 saatlik uyarı grevleri yapıldı. İşçiler grevlere beklenenden fazla ilgi gösteriyordu. Ancak bunu sadece patronlar değil sendika da beklemiyor gibiydi. 2,5 milyon üyesiyle Almanya’nın sadece en büyük sendikası değil aynı zamanda ciddi de bir güç odağı olan IG-Metall, hazır ve istekli olan işçileri eylem yapmaya, harekete geçirmeye yeltenmedi. Üstelik bunun gerçekleşmemesi ve grevlerin anlamını yitirmesi yönünde taktik uyguladı. Öyle ki, işçiler sendikanın internet sayfası üzerinden, evinden çıkmasına gerek duymadan grev listelerine online kayıt yapabildiler. Fabrika önlerine kurulan grev çadırlarında ise, sendikanın yürüttüğü stratejiye uygun, işçiyi aldatmaya yönelik hareket ediliyordu. Örneğin Ingolstadt’ta bulunan Audi üretim merkezinde işçilerin yeme-içme ihtiyacı için ünlü bir catering firmasıyla anlaşılmıştı. Çadırlar bu şirketin reklamlarıyla donatılmış, içecekler listesine alkol de eklenmişti ve tüm bunlar işçilere ücretsiz dağıtılıyordu. Böylece grev çadırları Almanların geleneksel şenliği Oktoberfest’te rastlayabileceğiniz, eğlence ve alkolün ön planda olduğu bira çadırlarına dönüştürülmüştü. Hedeflenen, işçinin nasırlı yumruğunu patronların kafasına değil, eğlenmek niyetiyle bira banklarına vurdurmaktı sanki... 

Yapılan beşinci toplantının sonunda, bir gece yarısı anlaşmanın sağlandığı açıklandı. Sonucu Alman medyası büyük bir zafer olarak sunuyor, sabahında çıkan gazeteler yüzleri gülen işçi fotoğraflarıyla süsleniyordu. Peki işçiler sahiden gülüyorlar mıydı, yoksa bu fotoğraf soru işaretleri yüzlerine yansıyan ve kafa karışıklığıyla oluşan bir küçük tebessümden mi ibaretti? Burada ikinci şık daha güçlü duruyor. Bunun sebebi ise fotoğraflarla yansıtılandan ziyade haftalık çalışma süresiyle ilgili ve tartışmaya epeyce açık olan maddeler. Onlardan birkaçı şöyle:

 

❙ Haftalık çalışma süresinde kısaltma değil “esneme“ üzerinde anlaşıldı. Yani isteğe bağlı haftada 28 saat çalışma imkânı 

sunulacağı gibi, 35 saat üstüne de izin 

verilecek. 

❙ Çalışma saatini azaltmak isteyen işçilerin maaşlarında aynı orantıda düşüş olacak. 

❙ 8 saat opsiyonu, evinde bakıma muhtaç 

birinci dereceden akrabası veya 8 yaş altı çocuğu olan işçiler için geçerli olacak 

❙ Bu durumdan muzdarip olanlar yılda sekiz gün ek izin kullanma hakkına sahip olacak, fakat bu sekiz günün sadece ikisi ücretlen-

dirilecek. 

❙ Bir fabrikada işçilerin en fazla yüzde 10‘luk bölümü haftalık iş saatini azaltabilecek, 

ancak işverenin yeni çalışma süresinden kaynaklı, belirlenen kotanın üstünde maddi kayıp beyan etmesi durumunda anlaşma 

tamamen yok sayılabilecek. 

❙ Bugüne dek metal işçilerinin en fazla 

yüzde 18’i, 35 saat üstü çalışmaya zorlana-

biliyordu. Bu oranın yeni yapılan toplu 

sözleşmeyle birlikte belli bazı durumlarda yüzde 50’ye kadar yükseltilmesine izin 

verilecek. 

Böylece 1984 yılında elde edilen haftalık 35 iş saati kazanımı da bertaraf edilmiş oldu. 

Bugüne dek görev yapan tüm IG-Metall başkanları SPD üyesi idi. Üstelik SPD’nin tüm işçi düşmanı politikalarına rağmen. İşçi hakları söz konusu olduğunda, sendikal çalışma ve işçi örgütlenmesinin önemi ve gereksinimi aşikâr. Gerçekten de günümüzde kimi sendikalar düzenle barışık ve patronlarla işbirliğine oldukça meyilli. Bu düzlemde işçinin seçeneği patron sendikalarında değil, sınıfının partisinde güçleniyor! 

bottom of page