Barış harekatının yetersizleştiği nokta: Bir toplu cinayet mekanizması
Alper Toktimur
Bir seçim stratejisi okuması
Hayaletçiler ve ruhçular
Tevfik Taş
“Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor (komünizmin hayaleti). Eski Avrupa’nın bütün güçleri bu hayaleti defetmek için kutsal bir ittifak içine girdiler: Papa ile çar, Metternich ile Guizot, Fransız radikalleri ile Alman polis ajanları.”
Komünist Parti Manifestosu’nun bu ünlü giriş cümleleri sol adına siyaset yapan kimileri tarafından unutulmuş sanki.
Mülk sahibi sınıfları titreten korku öğesi “hayalet” yerine, boyun eğdirme terimi “ruh” ikame edilerek teori bir kez daha sulandırılmaya çalışılmaktadır. Elbette deneyebilirler. Elbette kendi ruh hallerine göre terimler icat edebilirler. Her oportünistin kendi oportünizmini meşrulaştırma “hakkı” vardır. Tıpkı bizim, bu maskeleri düşürme hakkımız olduğu gibi.
“YETMEZ AMA EVET” RUHU
Yeni bir “Yetmez Ama Evet Ruhu” Türkiye siyasetinin üzerinde dolaşıyor.
Bu, komünizmin dünya üzerinde dolaşan hayaletinden çok farklı bir ruh. Komünizmle ruh uyumu içinde olduğunu iddia eden bu ruh, “Barış süreci ruhu”, “Eşme ruhu”, Yunanistan’da “Syriza ruhu”, “Yenikapı ruhu”, “Adalet yürüyüşü ruhu” derken şimdi de “24 Haziran ruhu”na tav oldu.
Sözü geçen bu ruh, eşzamanlı olarak hem komünizmle hem de yerleşik düzenle ruh uyumu içinde olduğu iddiasını taşıyor. Hipotezin düzen ile ruh ikizi olma durumunda sorun yok. “Cuk” diye oturuyor hatta. Ancak, komünizmle akrabalık bağı aramaları tamamen abesle iştigaldir.
Ruhtur nihayetinde, ne derse yeridir!
Hayaletçiler düzen siyasetini korkuturken, Ruhçular müesses nizama uzlaşma eli uzatıyor.
Hayaletçiler fırtına yaratıp, önüne gelen yerleşik her şeyi söküp atmayı savunurken, Ruhçular yerleşik yapı ile uyum seanslarına vurgu yapıyor.
Hayaletçiler, “Düzen değişmeden halkın dertleri bitmez” diyor. Ruhçular, “Düzen içinde kimi değişikliklerle pekâlâ yaşanabilir” diyor.
Hayaletçiler açısından, düzen denen düzeneğin sermaye-devlet-düzen partileri bloku açısından bütünlük taşıdığı ve sosyalist iktidar programı dışında bu düzeneğin parçalanmasının olanaklı olmadığı önceliklidir.
Ruhçular açısından ise, sermaye sınıfı ile güle oynaya uzlaşılabilirken, onun partileri ile de pekâlâ ruh birliği yapılabiliyor. Geriye bir tek “devlet” (asker-sivil bürokrasi) kalmıştır pürüz başlığı olarak. O da “24 Haziran ruhu” ile elbette aşılabilir.
Hayaletçiler, “AKP bir yıkım projesidir” söyleyegelirken, Ruhçular, “Önyargılı olmayalım, bakalım AKP’den ne çıkar” modundaydı son 14 yıl boyunca. Ruhçular açısından AKP’den hâlâ umut kesilmediği herkesin bildiği bir sırdır.
DÜZEN BOZUK OLDUĞU İÇİN
Hayaletçiler, “Düzen bozuk olduğu için Kürt halkı da ezilmektedir” derken, Ruhçular “Kürt halkı ezildiği için düzen bozuktur” demektedir.
Hayaletçiler, “Askeri vesayet reji-mi” söyleminin sermaye düzeninin emperyalizmle kurduğu yeni stratejinin kitleleri aldatma söylemi olduğunu belirtti ve Ergenekon Davaları’nın kurgulanmış niteliğini deşifre etti. Ruhçular ise, “Yesinler birbirlerini!” diyerek Cumhuriyet’in tasfiyesine dolaylı destek sundu.
HESAPLAŞMA EKSENİ
Hayaletçiler, mevzinin AKP ile hesaplaşma ekseninde çizilmesinin yeterli olmadığını, bir bütün olarak sermaye düzenini hedef almak gerektiğini siyasi program olarak örgütlenmeyi önerirken, Ruhçular, sözde AKP, özde ise yalnızca Erdoğan karşıtlığını merkezi program olarak örgütlüyorlar.
Hayaletçiler, Aydınlanma mücadelesinin siyasi biçiminin laiklik olduğunda ısrar ederken, Ruhçular, Aydınlanmayı “modernizmin kaba sonucu”, laikliği “buyurgan Kemalizm” ilan ederek dinci gericiliğin karanlık sularına yelken açmakta beis görmediler.
Hayaletçiler Hasan Cemal, Oya Baydar, Cengiz Çandar, Ahmet ve Mehmet Altan kardeşlere sığınarak sefere çıkmanın sol açısından ne denli büyük bir yıkım olacağı konusunda gerekli uyarıyı yapmıştı. Ruhçular bu uyarıyı “Kemalist refleksler”, “vesayet rejimi taraftarlığı” olarak damgalamakta gecikmemişti.
Hayaletçiler Türkiye’nin sınanmış gericilerinden Altan Tan’ın Kürt emekçilerinin umudunu çalma operasyonunda görev almasını kınadığı için “Kürt düşmanlığı’’ yapmakla suçlandı. Nihayetinde Altan Tan aslına rücu edip, gericiliği tescillenmiş partisine geri dönünce Ruhçular yeni bir kulp arama derdine düştü...
HER ÜLKEYE BİR SYRİZA!
Hayaletçiler Avrupa Birliği’ni emperyalist bir merkez görürken, Ruhçular bu oluşum için “içinde nefes alınabilecek bir oluşum” duasına çıktılar. Üstelik de Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz ve İrlanda’nın başına gelenleri göre göre.
Hayaletçiler, Yunanistan’da Syriza’nın seçimlerde teveccüh görmesini “yerleşik düzenin tahkimi” olarak görürlerken, Ruhçular, Syriza iktidarını “devrim” diye havaya şapka atarak karşıladılar. Gerçekler çok geçmeden ortaya dökülünce de “aldatıldık” nakaratına sarıldılar.
Hayaletçiler, 24 Haziran seçimlerinde “oyları bölmek için” harekete geçtiler ve “farklı olanlar ayrışsın diye” 17 bağımsız aday çıkarttılar. Amaç, Türkiye’nin tek seçeneği olan sosyalizmin bir ilkesizlik girdabında yok olmasına karşı durmaktır.
HÜDA-PAR MÜZAKERECİLERİ!
Ruhçuların yönelimi biliniyor: Siyasi ekseni ulusalcılığa teslim edilmiş bir öncelikler sıralaması... Dahası da var: Kapitalizmle hısım bir ideolojiden geldikleri için, emperyalizmle kavgaları da yok. Kapitalizmle uzlaşık oldukları için, dincilikle de barışıklar. Öyle olmasa, domuz bağı ile insanları bağlayarak, bodrum katlarına gömüp, üzerine beton atanların partisi HÜDA-PAR ile müzakere toplantıları yaparlar mıydı?
Özrü kabahatinden büyük bu ilkesizliği, “Tabanımız henüz seçim işbirliğine hazır değil” diye savunmak da cabası...
Hayaletçiler, Türkiye kapitalizminin onarılamayacağını, pisliğin gırtlağa çıktığını söyleyip, düzenin “Augias’ın Ahırları”na döndüğünün altını tekrar tekrar çiziyor. Bu pisliği ancak işçi sınıfı partisinin iktidarı temizler. O da, sosyalizmden başka bir şey değildir.
Ruhçular ise, Prometheus’u Kafkasya dağlarına çivileyen Zeus’un sarayında yer bulabileceklerini düşünmekten daha ileri gidemeyen bir ufka sahipler. Düzeni sorgulamadan (“Ona da sıra gelecek” vaadi ile) demokratikleşeceğiz!
MAHALLE VE BASKISI
Yerleşik düzeni kendi mahallesi sayanlar, yerleşik düzene karşı radikal tutum alanlar üzerinde mahalle baskısı uygulamakta gecikmediler.
“HDP’ye oy vermeyen aforoz edilsin” ruhu!
Ruh çağırma operasyonunda bu, son ruhtu.
“Barış süreci ruhu...”
“Eşme ruhu...”
“Demokrasi ruhu...”
“Yetmez ama evet ruhu...”
“Yenikapı ruhu...”
“Adalet yürüyüşü ruhu...”
Ve nihayetinde “24 Haziran ruhu...”
Bu düzeni, düzen değişikliği temizler.
“İlkesiz ittifakların köküne kibrit suyu!”