Barış harekatının yetersizleştiği nokta: Bir toplu cinayet mekanizması
Alper Toktimur
Editörden
38 yaşına ve böylece “olgunluk çağı”na giriyor! 12 Eylül 1980’deki faşist darbeden bahsediyoruz. Artık aklı bir nebze çalışan herkes Türkiye’nin içine yuvarlandığı karanlık uçurumun o darbeyle yapılan “hafriyat” ve atılan temelle başladığını teslim ediyor.
Fakat sadece o değil. Yakın geçmişe bakarsak, eylül ayının sanki bir “darbeler ayı” olduğunu görürüz; Endonezya, Şili, Türkiye... Bu da bizi dergimizin bu sayısını neredeyse bir “darbeler özel sayısı” haline getirmek zorunda bıraktı.
Her darbe, en başta komünistler için kan, zindan ve işkence, fakat aynı zamanda asla unutulmaması gereken bir derstir. Ona karşı sergilenen duruş da kuşkusuz, kimi insanlardaki kırılma ve dönüm noktasını gösteren bir turnusol kağıdı...
Bu nedenle, darbelerden sonraki tutum üzerine kısacık da olsa eleştirel notlar düşmek kaçınılmaz oldu.
Dergimizin bu sayısı, okuyucuları arasında konuyu güncellemek ve burjuva demokrasisi/ diktatörlüğü üzerine bir kez daha düşünmek için çok mütevazı bir katkı olarak kabul görürse sevineceğiz.
Gelecekte “Eylül”ü bir sosyalist devrimler ayı olarak anmak umuduyla...