Barış harekatının yetersizleştiği nokta: Bir toplu cinayet mekanizması
Alper Toktimur
Türkiye Komünist Partisi belediye seçimlerine katılırken Ertelemecilik-Refom İkilemi mi, Düzen Karşıtlığı mı?
Graz örneğinden hareketle yerel çalışmalar ve komünistler:
Haluk Arıcan
Türkiye’de seçimler yaklaşırken, komünistlere yönelik bir eleştiri daha sık gündeme gelmeye başlar: “Devrim olsun; ama o zamana kadar beklemek, her şeyi devrim sonrasına ertelemek doğru mu?”
Aslında herkes bilir ki, komünistlerin söylediği, sorunların temelden çözümünün ancak sosyalist bir devrimle mümkün olacağıdır. Yani burjuvazinin yerine işçi sınıfının iktidara gelmesi ve sınıf karakterli politikaların yaşama geçirilmesiyle olanaklı olur bu.
Çalışma koşullarının iyileştirilmesi, ücret artışı için veya daha ucuz ve sağlıklı konutlar için mücadele komünistlerin günlük siyasi çalışmasının bir parçasıdır.
Bu önemli bir çalışma alanıdır, ama sadece bir bütünün parçasıdır. Gelişmiş kapitalist ülkelerde, bazı sorunlara, örnek olsun ‘ucuz ve sağlıklı konut sorunu’na kısmen ve belli bir yerellikte, geçici olarak çözüm bulabilir ama bu sorunu tamamen ortadan kaldıramazsınız. Çünkü burjuva düzeninde, kamusal kaynakların kullanımı, parlamentolarda burjuva partileriyle uzlaşmaya, yani taviz vermeye bağlıdır. Dönem değişir, yasalar değişir, sınıf yasalarının kuralları değişmez. Kriz anında bunun bedelini sadece bir sınıf öder; o da iktidarda olmayan, ezilen sınıftır, işçi sınıfıdır.
Graz örneği
Graz, Steiermark Eyaleti’nin başkenti ve Avusturya’nın ikinci büyük kentidir. Avusturya Komünist Partisi (KPÖ) son yıllarda Graz’da belediye seçimlerinde aldığı yüksek oylar, kent senatosunda görev alması ve yoksullar lehine uyguladığı politikalarla ilgi odağı oluyor.
KPÖ’nün Steiermark Eyaleti’nde faaliyet gösteren Graz örgütü, bu eyalette ve Avusturya genelinde aldığı oy oranından çok daha yüksek oranda oy almaktadır. Graz belediye seçimlerinde KPÖ, son 15 yılda 4 seçimin üçünde %20 civarında oy aldı. Graz’ın bulunduğu Steiermark’ta ise KPÖ’nün oyu yüzde 1’in biraz üstünde.
KPÖ’nün Graz’daki seçim başarılarının belediye seçimleriyle sınırlı olduğunu belirtmek gerek. 2017 yılında Graz belediye seçimlerinde yüzde 20,34 oranında (2012-%19,86) oy alan KPÖ, yine aynı yıl yapılan genel seçimde Graz’da sadece yüzde 2,63 oranında (2013-%3,49) oy alıyordu.
Şimdi, KPÖ’nün Graz belediyesi çalışmalarını heyecan verici bulan solcuların bu durumu nasıl açıkladıklarına bakalım. Bir kesim, Avrupa Sol Partisi içinde yer alan, sol-liberal eğilimlerin ağır bastığı KPÖ merkezine destek vermeyen sol seçmenin, parti merkezinden daha solda olan Graz kentindeki KPÖ’ye oy vererek sosyalizm programına destek verdiğini iddia ediyor. Tabii bir de KPÖ’nün Graz örgütünün büyük oranda konut sorunu gibi emekçileri ilgilendiren sosyal konulara odaklandıklarını ve iş yapabilmek için zorunlu olarak burjuva partileriyle kent yönetiminde bir tür gevşek koalisyona girdikleri belirtiliyor. Böylece Graz Senatosu’nda kentteki konutlardan sorumlu senatörlüğü aldıkları belirtiliyor. Israrla yürütülen sağlıklı ve ucuz konutlara destek politikası, komünist partiye ve dolayısıyla sosyalizme halkın desteği olarak geri dönmüş oluyor.(*)
Diğer bir kesim ise KPÖ’nün Graz’daki başarısının nedenini, Avusturya’da 1989 öncesi zaten ertelenmiş olan devrim-sosyalizm mücadelesini fiiliyatta askıya alarak, Graz’daki yoksulların konut sorununu çözmeye odaklanmasında görüyor. Bu nedenle, emekçilerin yanı sıra tekellerin rekabetiyle baş edemeyerek işyerlerini kaybetme tehlikesi altındaki küçük işletme sahipleri de ciddi bir oranda oylarını Graz belediye seçimlerinde KPÖ’ye verdiler.
Bu süreç, reform yolunda ilerleyen KP‘lerin sınıf işbirliğine dayanan ve devleti zaman içinde tekelci karakterinden arındırarak sosyalizme doğru demokratik yollarla dönüştürmeyi hedefleyen Anti Tekelci Strateji’de ifadesini buluyor.
Burjuva gazetelerinde bile “Sevimli komünist” olarak tanıtılan KPÖ’nün Graz örgütü başkanı ve kentin belediye başkan yardımcısı Elke Kahr ise Avusturya’nın en başarılı komünisti olarak tanınıyor. Kahr, alçakgönüllü, yoksullar için çabalayan, maaşının büyük kısmını partisine olmasa bile sosyal projelere bağışlayan biri. Kahr, komünist kimliğini saklamasa da propagandasını da yapmıyor.
KPÖ’nün Steiermark ve Graz örgütlerinin resmi internet sayfalarına bakıldığında bu durum daha bir belirginlik kazanıyor. Buralarda genel siyasetten özellikle kaçan, sosyal yardım derneği veya sosyal sorunlara odaklanmış kilise sayfasına benzer bir içerikle karşılaşıyoruz.
Graz Belediye Senatosu’nun sosyal demokrat üyesi Michael Ehmann’ın Graz KPÖ’sünü değerlendirmesi çok açık: “Tehlikesiz gözüküyorlar. Burjuvalar için bile KPÖ’yü seçmek moda.” Kahr da benzeri açıklamalar yapıyor. KPÖ içindeki ideolojik tartışmalarla ilgilenmediklerini, kendisinin Graz ve belediye siyasetinden sorumlu olduğunu belirtiyor. Avusturya’da ve dolayısıyla Graz’da yoğun bir şekilde tartışılan göçmenler ve ilticacılar sorunu karşısında da Kahr ve örgütü oldukça sessizler. Tepkisizliklerini, taleplerinin kentte yaşayan herkes için geçerli olduğunu söyleyerek açıklıyorlar. İlticacılara açık bir desteğin, partinin heterojen üyeleri arasında ve özellikle de seçmen kitlesinde rahatsızlık yaratacağı da bir sır değil.
Peki ideolojiden taviz vermeden, “büyük politikalar yerine yerelliğe ağırlık verip, sosyalizmi yaygınlaştırmaya çalışan” Grazlı komünistler neredeler?
Görüldüğü gibi, KPÖ Steiermark örgütünde ve dolayısıyla Graz’da böyle bir KPÖ’lü kitle ve örgüt yapısı yok.
KPÖ Graz Örgütü’nün yerel çalışmalara ağırlık veren geleneksel bir komünist partisi olduğunu iddia etmenin, gerçeklikten çok, bu yola girmeye çalışan “çakaralmazcılar”ın özlemlerini yansıttığı açık olsa gerek.
İşin doğrusu, Steiermark parti örgütünde bir zamanlar “sınıf partisi formatında politikalar” yürütmeye çalışan komünistlerin olduğuydu. Bunlar 2013 yılında KPÖ’den ayrılarak Marksist-Leninist bir partiyi, Avusturya Emek Partisi’ni (PdA) kurdular. PdA, çoğu üyesinin de içinde yer aldığı KPÖ Steiermark örgütünün geçmişini değerlendirirken şu saptamaları yapıyor: “Sosyalizmin tarihini anti-komünist bakışla değerlendiren parti merkezine karşı tavır alırken kararlı olunamadı ve yerelliğe saplanarak, parti merkezinin sınıfsallıktan uzak uygulamaları yerellikte tekrar edildi.”
Yerellikten başlayarak sosyalizmi yayma hedefi, düzen değişikliği talebiyle desteklenmediği vakit hüsranla sona eriyor.
Düzen değiştirmeyi erteleyen sol, ya silinir ya da düzenin parçası olur.
Türkiye Komünist Partisi’nin bu seçimlerde izlediği devrimci politika ise tamamen farklı: TKP, düzen değişikliğini taviz vermeksizin merkeze alıyor ve emekçileri sadece seçmen değil, örgütlenerek iradelerini ellerine alacak işçi sınıfının üyeleri olarak gören bir yaklaşıma sahip.
Avusturya’da ve dünyanın her yerinde, mücadelenin hakkını vermeye çalışan, sosyalizmi hedefleyen komünist partilerinin de yapmaları gereken işte budur.
*Kıssadan hisse: KPÖ’nün konut sorununda başarılı olması ve oylarını arttırması üzerine, koalisyon ortakları 2017 yılında konutlardan sorumlu senatörlüğü KPÖ’nün elinden alarak, Ulaştırma Senatörlüğü’ne verdiler.